20 Haziran 2017 Salı

Emeklilik fonlarının performansı I: Enflasyon

Emeklilik fonlarının performansı I: Enflasyon









Bu yazımızın konusu emeklilik fonlarının performansı olacak. Eğer bir BES katılımcısı iseniz emeklilik şirketiniz zaten size düzenli olarak fonlarınızın performansı ve diğer çeşitli yatırım araçlarının getirilerini bildiren ve karşılaştıran bilgilendirme notları gönderiyordur. Bunların yanısıra, çok fazla olmasa da, çeşitli kaynaklardan da karşılaştırma raporları elde etmek mümkündür. Bu yazımda bu karşılaştırma raporlarında gördüğüm eksik ve aksaklıkları inceleyeceğim.

Performans Kategorileri
Öncelikle emeklilik şirketlerinin performansları genelde 3 kategoride incelenmekte:
1.    Enflasyon: Yatırımın amacı varlıkların değerinin korunarak geleceğe, sonraki nesillere aktarılmasıdır. Enflasyon tüm kesimleri etkileyen bir ekonomik olgudur. Enflasyonun bir diğer özelliği ise “risk bağımsız” olmasıdır: Altına da yatırım yapsak tahvile de yapsak aynı oranda etkileniriz. Bu nedenle yatırımlarımızı enflasyondan koruyarak reel getiri sağlamak tartışmasız en öncelikli değerleme ölçütü olmalıdır. Enflasyon ölçütü olarak genelde TÜFE (Tüketici Fiyat endeksi) kullanılmaktadır.
2.    Çeşitli yatırım araçlarının getirileri: Başlıca yatırım araçları olarak BIST 100 endeksi, US$, €, Altın, mevduat sayılabilir. Aşağıda değindiğim fonların kendi performans ölçütlerinin daha doğru olmasından dolayı bu kategoriyi incelemeyeceğim. Hisse yatırımını altın fiyatıyla karşılaştırmanın bir faydasını görmüyorum, eğer ki kuyumcu değilseniz.
3.    Fonların kendi performans ölçütleri (Nispi getiri): Bir fon yatırımlarını hangi oranda hangi yatırım araçlarına yapabileceğini önceden ilan eder; örneğin hisse senetlerine en az %60 en fazla %90 oranında, devlet tahviline de %10 - %40 arasında bir oran gibi. Ağırlıklı olarak hisse senedine yatırım yapan bu fonun performansı da buna uygun olarak değerlendirilmeli. Alınan hisse senedi riskini mevduat veya altın getirisiyle karşılaştırmak doğru değildir. Ancak tamamıyla da bir hisse senedi riski alınmamaktadır. Düzgün bir karşılaştırma yapılabilmesi için Fon kendi performans ölçütünü örneğin %75 BIST endeksi, %25 Devlet tahvili endeksi (ilgili KYD-BIST endeksleri) olarak belirler. Performans karşılaştırmasının da bu ölçüte göre yapılması en doğrusudur, çünkü alınan risk ve oranına göre karşılaştırma ölçütü belirlenmektedir. Aslında fon yöneticinizin ne kadar iyi olduğu, piyasadan fazla mı az mı kazandırdığının en iyi göstergesi bu ölçüttür. Dezavantajı ise her fonun kendine özgün bir karşılaştırma ölçütünün olması nedeniyle birbirleri ile karşılaştırmak bu açıdan zordur.

Bir, hatta büyük bir, ihtimalle emeklilik şirketinizin göndermiş olduğu bültende fonlarınızın Nispi getiri olarak tabir edilen kendi performans ölçütleri ile karşılaştırmasına rastlamamış olabilirsiniz. İyimser bir düşünceyle sizi gereksiz bilgilerle boğmak istememiş olabilirler! Ama illa da bu bilgilerin peşine düşmek isterseniz tüm fonların KAP (Kamuyu Aydınlatma Platformu) da yayınlamak zorunda oldukları denetim raporlarında ve Performans Sunum raporlarında bu bilgiler, hem de yıllar itibariyle karşılaştırmalı olarak bulunduklarını hatırlatalım. İleriki tabloları inceleyince bunun bilgilendirme eksikliğinin sebepleri konusunda bir ipucu elde edebiliriz.

Performans süreleri
Yatırımlar geleceğe yapılır ancak performans değerlendirilmeleri geçmişlerine bakılarak yapılır. Tüm yatırım fikirlerinde belirtildiği gibi, geçmiş performans geleceğin garantisi değildir. Ancak elinizde bir kristal küre bulunmuyorsa başka çareniz de yoktur. BES uzun, hatta çok uzun, bir yatırım ufku gerektirir. Bu nedenle ne kadar uzun bir dönemi inceleyebilirsek o kadar düzgün çıkarımlar yapabiliriz.  Yani fonları 5 ve 10 yıllık bir geçmiş perspektifinde incelemek en doğrusudur. Ancak mevcut emeklilik fonlarının sadece %40’nın böyle bir geçmişi vardır. Devlet katkılı BES hayatımıza 2014 başında girmiştir. Bu tarihten itibaren fon sayısında bir artış olmuştur. Belki de fonların performansları da bu nedenle etkilenmiştir; Her ne kadar teorik olarak portföy yönetim becerisinin işin içine devlet katkısı girince değişmemesi gerekiyorsa da böyle bir etkinin olma olasılığı göz ardı etmemekte yarar vardır (bu da ayrıca bir araştırma konusu olabilir). İşte bu yüzden 3 yıllık performansı da incelemekte yarar vardır. (1 yıllık performans belki kısa vadeli fonlar için önemli olabilir ama kanımca BES için yanıltıcı olabileceği için değerlendirmeye almadık).

Fon yönetim ücretleri
Emeklilik fonlarının yönetilmesi nedeniyle toplam birikim üstünden belirli bir yönetim gideri kesilmektedir. Bu ücret fonlarınızın size ulaştırılması (dağıtım), profesyonelce yönetilmesi, , saklanması, raporlanması vb. karşılığı ödediğiniz bir hizmet bedelidir. Devlet katkılarının yönetildiği “katkı” fonlarda bu rakam toplam yönetilen tutarın yıllık %0,35‘idir. Diğer fonlarda bu yıllık %0,75 ile %2,25 arasında değişmekte ağırlıklı ortalaması da %1,58’dir. Doğal olarak yatırımcıyı ilgilendiren yönetim ücreti düşülmüş Net getiridir, fon bültenlerinde raporlananda zaten bu rakamdır.

  
Aşağıdaki tabloda Mart 2017 sonu itibariyle emeklilik fonlarının türlerine göre büyüklük ve büyüklük ağırlıklı ortalama yönetim ücretleri gösterilmekte.
Tanımlanan Fon Türü
Büyüklük
Oran
Fon Adedi
Yönetim Ücreti
Altın
2,032,915,770
3.1%
12
1.04%
Esnek - Dengeli
16,489,836,302
25.3%
72
2.04%
Esnek - Uluslararası
2,306,276,749
3.5%
11
1.77%
Hisse
3,449,651,517
5.3%
26
2.07%
Kamu Dış Borçlanma
5,495,338,991
8.4%
24
1.71%
Kamu İç Borçlanma
13,892,419,890
21.3%
26
1.76%
Katkı
8,153,421,554
12.5%
26
0.35%
Likit
6,918,173,491
10.6%
23
1.02%
ÖST
332,821,830
0.5%
3
1.87%
Standart
5,698,704,455
8.7%
27
1.86%
Özel grup fonları
420,910,921
0.6%
3
1.88%
Toplam
65,190,471,470
100.0%
253
1.58%
Veri Kaynağı: Rasyonet
Birikimlerin ağırlığı, katkı fonlarla birlikte, %33.8 kamu iç borçlanmaya yönlenmiş durumda. Diğer fonlarda da belli bir oranda devlet tahvili olduğu düşünülürse, yatırım tercihlerimizde devlet tahvilinin yeri oldukça ağırlıklı olduğu gözükmekte. Bu Dünya’daki genel dağılımdan pek farklı değil; genelde devlet tahvili en büyük yatırım aracı olmaktadır. Profesyonel fon yöneticisinin ustalığını gösterebileceği esnek fonlarında %29 oranına ulaşması bence sevindirici, ancak fon yöneticilerin de yüksek yönetim ücreti (yıllık %2 civarı) engelini aşmaları gerekiyor

Vergi
Fonların vergi sonrası performansları karşılaştıralım ki önümüze gerçekçi bir tablo çıksın. Fon bültenlerinde ve diğer araştırmalarda göz ardı edilen nokta da tam bu vergi kısmıdır. Emeklilik fonlarındaki vergi gelirler üzerinden %5 oranındadır. Daha önce bu vergi toplam birikimler üstünden alınırken, hatadan dönülerek bu durum düzeltildi. Belki de BES’in 2014 yılına kadar doğru dürüst gelişememesinin bir nedenide bu yanlış vergilendirme mantığı olabilir. Vergilendirme kademeli olarak sistemde kalma süresine bağlı olarak azalıyor: erken ayrılmada %15 olan vergi oranı emeklilik hakkı kazananlar için %5’e iniyor. Biz sistemden emeklilik hakkı kazanmaya göre baktığımızdan vergi oranını %5 olarak hesaplayacağız.



Emeklilik Fonlarının Enflasyona göre performansları
Yukarıda değindiğim gibi vergi sonrası bir veri ve performans analizi yapan bir rapora ulaşamadığım için aşağıdaki analizi yapmak durumunda kaldım.

10 Yıllık Performans
Öncelikle 10 yıllık performansa baktığımızda katkı fonlarının yanısıra Altın ve ÖST (Özel Sektör tahvili) fonlarının o kadarlık bir geçmişlerinin olmadığı görülüyor. 10 yıllık verisi olan 99 adet fon vardır. Ağırlıklı ortalama 10 yıllık getiri Vergi Öncesi % 164.4, vergi sonrası % 156.1 oluşurken enflasyon da bu dönemde (Mart 2007-Mart 2017) %121.7 olmuş. Kısacası 10 yılda %15.52 reel getiri elde edilmiş. [Aradaki reel getiriyi %156.1- %121.7= % 34.4 olarak almak doğru değildir, reel getiri  olarak hesaplanmalıdır.] Yıllık getirilere alışkın olduğumuzdan 10 yılda %15.52’lik bir getiri yıllık ortalama %1.5 oranında bir reel getiriye denk gelmektedir  .
[Neden çıkarma işlemi değil de bölme işlemi yapıldığına kendinizi ikna etmek için şöyle bir hesap yapalım: Başlangıçta A malının 1 adedini 100 TL’ye alabiliyorduk. 10 sene sonra paramız % 156 artarak 256 TL olurken A malının fiyatıda 221.7 TL oldu. Şimdi kaç adet A alabiliriz? İş hayatının önemli bir kısmını hiper enflasyonist ortamda yaşamış olanların ne yazık ki yaşayarak öğrendikleri bir hesaptır.]
Aşağıdaki tabloda analiz fon türlerine göre gösterilmektedir. Ortalama yıllık reel getiriler en sol sütunda gösterilmiştir

10Yıl

Vergi Öncesi
Vergi Sonrası
Tanımlanan Fon Türü
Fon sayısı
Net getiri
Net getiri
Ortalama Yıllık reel getiri
Altın
0
-
-
-
Esnek - Dengeli
23
148.7%
141.2%
0.8%
Esnek - Uluslararası
9
230.3%
218.7%
3.7%
Hisse
14
134.5%
127.8%
0.3%
Kamu Dış Borçlanma
17
262.7%
249.6%
4.7%
Kamu İç Borçlanma
16
148.1%
140.7%
0.8%
Katkı
0
-
-
-
Likit
15
139.4%
132.5%
0.5%
ÖST
0
-
-
-
Standart
4
137.9%
131.0%
0.4%
Özel grup Fonları
1
201.2%
191.1%
2.8%
Toplam
99
164.4%
156.1%
1.5%
Enflasyon Oranı
121.7%
Not: Getiri bilgisi elde edilmiş fonların sayılarıdır, tüm fonları kapsamamaktadır

Tüm fon türlerinin pozitif reel getiri sağlamış olmaları son derece güzel bir haber. 30 yıl böyle bir performans gösterilse, devletin %25’lik katkısıyla beraber, emeklilikte birikimlerimiz enflasyonun üstünde %80 fazla olacak!
Yukarıdaki rakamların ağırlıklı ortalama olduklarını unutmamak lazım. 99 adet fonun 89’unun pozitif reel getiri sağlamış olmaları ayrıca belirtilmeli.
Uzun vadede reel getirisinin sıfır olması beklenen devlet tahvili yatırımlarının bile artı reel getiri sağlamış olmaları da ayrıca kutlanması gerek.
Bu tablonun kötü tarafı ise en yüksek reel getirilerin Esnek – Uluslararası ve Kamu Dış borçlanma fon türlerinde elde edilmiş olmaları. Her iki fon türü de döviz türü varlıklara (Türkiye dış veya yabancı ülke borç enstrümanları yabancı hisse senetleri vb.) yatırım yaparlar. Bir ülke için en cazip yatırım fırsatlarının yabancı para cinsinden yakalanmış olması ekonomi için ciddi soru işaretleri uyandırıyor.
Kayda değer bir diğer noktada hisse fonlarının en düşük (%0.3) oranında reel getiri sağlamış olmaları. En yüksek risk sınıfında olan hisse fonlarının en düşük reel getiriyi sağlamış olmaları ise üstünde düşünülmesi gereken ayrı bir nokta.

5 Yıllık Performans
10 yıllık periyoda benzer şekilde katkı, Altın ve ÖST fonlarının henüz ortaya çıkmadıkları bir dönem. Ağırlıklı ortalama 5 yıllık net getiri  %54.5, enflasyon %49.7, sonucunda 5 yılda %3.2 net reel getiri elde edilmiş. Ortalama yıllık getiri ise %0.6.

5Yıl

Vergi Öncesi
Vergi Sonrası
Tanımlanan Fon Türü
Fon sayısı
Net getiri
Net getiri
Ortalama Yıllık reel getiri
Altın
0
-
-
-
Esnek - Dengeli
49
47.8%
45.4%
-0.6%
Esnek - Uluslararası
10
137.9%
131.0%
9.1%
Hisse
22
59.6%
56.6%
0.9%
Kamu Dış Borçlanma
23
116.2%
110.4%
7.0%
Kamu İç Borçlanma
25
39.1%
37.1%
-1.7%
Katkı
0
-
-
-
Likit
20
47.6%
45.2%
-0.6%
ÖST
0
-
-
-
Standart
9
37.4%
35.5%
-2.0%
Özel grup Fonları
3
126.7%
120.3%
8.0%
Toplam
161
57.4%
54.5%
0.6%
Enflasyon Oranı
49.7%
Veri Kaynağı: Rasyonet, TÜİK

10 yıllık tablonun aksine 3 fon tipi negatif reel getiri sağlamış: Esnek-Dengeli, Kamu iç borçlanma ve standart. Bu tür fon sayısının 5 yılda diğerlerine göre daha fazla artmış olmasının bir etkisi olup olmadığı da ayrı bir araştırma konusu olabilir.
Bu dönemde pozitif reel getiri sağlayan fon adedinin sadece 75 (%46.6) olması büyük fonların ortalamayı yukarı çekmiş olmaları şeklinde yorumlanabilir
Genele baktığımızda fonlar ilk 5 yıllık performanslarının gölgesinde kalmış olsalar bile, pozitif getirilerinin bir kısmını koruyabilmişler.

3 Yıllık Performans
3 yıllık dönem devlet katkısının başladığı tarihleri kapsamasından önemli. Bu dönemde fon sayısı 161’den 233’e çıkıyor. Standart fon sayısındaki artışın nedeni devlet katkısının başlamasıyla herhangi bir fon tercihi yapmayanların birikimlerinin otomatik olarak Standart fona yatırılmasından kaynaklanıyor. Burada dikkatimi çeken Altın fon sayısındaki artışa karşı en iyi reel getiriyi sağlayan Esnek-Uluslararası ve Kamu Dış Borçlanma fon sayısının artmaması oldu. Geçmiş performansın gelecek performansa işaret etmediğinin bir göstergesi mi acaba?

3Yıl

Vergi Öncesi
Vergi Sonrası
Tanımlanan Fon Türü
Fon sayısı
Net getiri
Net getiri
Ortalama Yıllık reel getiri
Altın
11
53.3%
50.7%
5.4%
Esnek - Dengeli
61
29.7%
28.2%
-0.1%
Esnek - Uluslararası
10
78.8%
74.9%
10.8%
Hisse
25
37.6%
35.7%
1.8%
Kamu Dış Borçlanma
24
67.8%
64.4%
8.5%
Kamu İç Borçlanma
26
25.4%
24.1%
-1.2%
Katkı
25
29.4%
27.9%
-0.2%
Likit
23
30.8%
29.2%
0.1%
ÖST
2
32.0%
30.4%
0.4%
Standart
23
25.4%
24.1%
-1.2%
Özel Fonlar
3
80.2%
76.2%
11.0%
Toplam
233
35.0%
33.3%
1.2%
Enflasyon Oranı

28.7%
Veri Kaynağı: Rasyonet, TÜİK

Bu dönemde 233 fondan 151’i (%64.8) pozitif reel getiri sağlayarak son 2 senede performanslarının yükseltmişler

Reel getiri sağlayan fon sayılarını gösteren tablo aşağıda verilmiştir
Pozitif reel getiri sağlayan fon sayıları
3 Yıl
5 Yıl
10 Yıl
Net reel getiri
151
75
89
Toplam Fon Sayısı
233
161
99
Reel getiri sağlayan fon oranı
65%
47%
90%

Sonuç
Emeklilik fonlarının uzun vadede enflasyona karşı reel getiri sağlamış olmaları son derece cesaret verici bir durum. BES sisteminin başarısı için en önemli kriter sağlanmış gözüküyor. Unutulmaması gereken bir noktada fonların performansı içerdikleri dayanak menkul kıymetlerin performansına bağlıdır; Altın fiyatları düşerken eğer değeri artmış bir altın fonu görürseniz bir siyah kuğu ile karşı karşıyasınız demektir.

Ancak birtakım uyarı ve tehlikeleri göz ardı etmemekte fayda var:
  • Devlet katkısının başlamasıyla önem kazanmış olan Katkı ve Standart fonların performansı dikkatle takip edilmeli. Şu anda %21.5 ağırlığı olan bu fonlar ileride daha fazla pay alacaklarından ve son zamanlarda negatif reel getiri sağlamış olduklarından dolayı tüm BES sistemini olumsuz olarak etkilemesi muhtemeldir.
  • 2.    Yüksek reel getirinin yabancı para cinsi yatırımlardan sağlanıyor olması tedirgin edici.
  • 3.    Portföy yöneticisinin performansını en iyi ortaya koyabileceği fon çeşitleri olan Hisse ve Esnek fonların tartışmalı performansları söz konusu. Esnek fonlarda bir performans düşüşü k fiyatlamasına bağlı olan hisse fonlarda ise son yıllarda bir performans artışı gözlemleniyor.