Arjantin’den Müdür
“Başımıza bari Arjantin’den bir müdür
getirin!” diye haykırmıştım. 1986 yılının bir gününde, Citibank hazine
biriminde, ayrılan müdürün yerine başımıza getirilecek yeni müdürün hangi
niteliklere sahip olması gerektiği konusunda, son derece katılımcı bir tutumla,
bizim de düşüncelerimiz sormuşlardı. Bankacılık tecrübeleri %5-8 enflasyon/faiz
bandında oluşan yabancı yöneticilerin kurdukları sistemler Türkiye’nin %60’lık
enflasyon ortamında sapıtıyordu. O çıkışımla bundan sonra gelecek müdürün yüksek
enflasyon altındaki piyasalarda tecrübesiyle bizi yönlendirebilmesi gerektiğini
ifade etmiştim. O zamanlarda, bugünkü gibi, Arjantin hiper enflasyon
altındaydı, Türkiye ise yine bu konuda Arjantin’in ensesindeydi. Demek ki 35
senede dünya değişse de bu iki “gelişmek istemeyen ülkede” bir şey değişmiyor.
Bir milleti millet yapan yaşadıkları enflasyondur
Son zamanlarda Türkiye’de enflasyon
tekrar yükselmeye başladı. Aslına bakılırsa Türkiye’de enflasyon ile mücadele
hiçbir hükümetin öncelikli hedefi olmadı, enflasyonda geçici tek haneye düşüşler
tamamen gelen dövizlerin Türk Lirasının değer kaybını önlemesi sayesinde oldu.
Oldukça derin ve ayrıca irdelenmesi gereken bu konuyu fazla uzatmadan, enflasyona
fazlaca alışık olan bizim kuşaktan enflasyona pek alışık olmayan Y ve Z
kuşağına tecrübelerimizi aktarmaya çalışacağım.
Bu yazımda, aslında her ikisi de
devletin kontrolü ve sorumluluğunda olan, enflasyon ve verginin birikimlerinizi
nasıl etkilediğini yatırım fonu ile vadeli mevduatı karşılaştırarak
inceleyeceğim. Teorik bazlı bir analiz olduğundan kullandığım stopaj oranları
yürürlükteki oranlar değildir. Son 10 yıldır mevduat stopaj oranlarının
ortalama %15, yatırım fonlarının ise ortalama %10 olduğunu belirteyim. 2020 sonunda
her iki yatırım aracı için bu oranlar 3 aylığına %0’a çekilip, sonra 2 ay daha
uzatıldığı açıklandı. Bu indirimler geçici olduklarından analizimin
geçerliliğini koruduğunu söyleyebilirim.
Enflasyonun finans matematiğini
sınırlara taşımak gibi bir özelliği vardır. %5 enflasyon ortamında önemsiz
gözüken farklar %50’de devasa boyuta gelebilirler. Enflasyonun veciz sözü
”Borçlarını ötele, alacaklarını hemen tahsil et” şeklindedir. Tabii vergi dahil
hiçbir borcu ödememek ideal bir durum olsa da, devlet vatandaşlarının
ferasetini bildiğinden bu yatırımlarının vergisini stopaj yoluyla kesmektedir.
Türkiye’de stopaj şahıslardan geliri
elde ettiği anda kesilir: 100 TL yatırıp bir yıl sonra 20 TL gelir ettiyseniz
%10 stopaj oranıyla 2 TL vergi kesildikten sonra elinize 118 TL geçer.
Ancak stopajın kötü bir tarafı diğer bazı
vergilerde olduğu gibi enflasyon etkisini göz önüne almamasıdır. Yukarıdaki
örnekte eğer enflasyon da %20 ise aslında sizin reel anlamda herhangi bir
kazancınızın olmamasına rağmen bundan %10 vergi verdiniz. Kısaca artık %1.67 (118/120-1)
daha fakirsiniz.
Bu olguyu uzun vadeye taşırsanız
olaylar daha dramatik hale gelmekte. Önce temel bir farklılığa dikkat çekelim: Vadeli
mevduatlar en uzun 1 yıllık olurken, yatırım fonlarının çoğunlukla herhangi bir
vadeleri yoktur. Eğer birikimlerinizi uzun vadeli değerlendirmeyi, 10 yıl gibi,
düşünüyorsanız, o zaman vadeli mevduatınızı yılda bir kezden toplam 10 kere çevirmeniz
gerekirken, yatırım fonunu bir kere almanız yeterlidir.
Öncelikle enflasyon vergilendirmesinin
her iki araçta nasıl etki yaptığını varsayımsal bir örnekle inceleyelim:
Her ne kadar şu anda değişik stopaj
oranlarında vergilendirilseler de, doğru bir karşılaştırma olması için her
ikisinin stopaj oranlarını eşit (%10) aldım. Benzer şekilde her ikisinin de
getiri oranlarını eşit (%10) aldım.
2 yıllık 100 TL bir yatırımda
enflasyon da, getiri oranı da %10 olduğunda yatırım fonundan 21 TL gelir elde
edilmekte. 2,10 TL vergi sonrası elde kalan tutar 118,90 olmakta.
Mevduatta ise 1 senenin sonunda elde
edilen 10 TL’lik gelirden 1 TL vergi kesilmekte. Kalan 109 TL tekrar
yatırıldığında bu sefer 10,9 TL gelir edilmiş oluyor, 1,09 TL vergi sonrası
kalan tutar 118,81 TL oluyor.
Fonların vadeli mevduata dayanılmaz çekiciliği
Her iki tutar birbirine yakın ve fark önemsiz gözüküyor. Ancak doğru hesabı yapmazsanız enflasyon canavarı ve vergi idaresinin sonraki öğünü olmanız işten bile değildir. Aynı örneği bu sefer %25 enflasyon ve getiri oranı ile 20 yıllık bir birikim için yapınca çıkan tablo aşağıdadır:
Görüldüğü gibi yatırım fonunda kayıp
vergi oranına yakın olurken, mevduatta bu oran %35’lera dayanmakta!
Aynı getiri ve vergi oranına sahip iki
yatırım aracının enflasyon altında bu kadar farklı olmasının sebebi, yukarıda
yazdığım gibi, mevduatta verginin her vade sonunda ödenmesi nedeniyle
yatırımdan kayıp verilmesidir. Her yenileme dönemi sonunda ödenen vergi yatırılacak
tutarı azaltarak bu duruma neden olmaktadır. Burada Einstein’dan bir alıntı
yapalım “Bileşik faiz dünyanın sekizinci harikasıdır. Onu anlayan kazanır,
anlamayan bedelini öder.”
Değişik enflasyon oranlarına göre,
yine 0 reel getiri üzerinden, 20 yıllık yatırımların reel değerinin nasıl geliştiği
ile ilgili grafiğimiz de aşağıda sunuyorum:
Görüldüğü gibi fonlarda kayıp %10’luk
vergi ile sınırlanırken, mevduatta iyi haber üstüne para vermiyorsunuz!
Dolayısıyla Mayıs sonuna kadar
uzatılan bazı yatırım fonlarındaki stopaj oranının sıfırlanması kararının
enflasyondan gerçekten korunmak isteyen yatırımcılar açısından büyük bir fırsat
olduğunu söyleyebiliriz.
Üstelik bu sıfır vergi oranı para
çekilmediği sürece yatırımcının ömrü boyunca dek sürecek. Sanırım bu kararı
alanlar Türk yatırımcıların kısa vadeciliğine güvenerek bu kararı alabildiler. Yatırımcının ömrü boyunca hiç vergi ödemeyeceği
bir tasarruf aracı yaratılması vergi idaresi açısından bir kabus olsa gerek.
Arjantin’den müdür geldi mi diye merak
ediyorsanız, o pozisyona gelmedi, daha sonraları Venezuela’dan bir yönetici
geldi, ama o zamanlar Venezuela bir yüksek enflasyon ülkesi de değildi.