76 aydır sistemde olan (Mayıs 2013 yılında girmiş)
biri 100 lirasını yaklaşık olarak 121 TL yapmış gözüküyor. Devlet
katkısının 4 TL’si enflasyon altında fon performanslarına kurban gitmiş olsa da
21 TL tutarında reel bir servet artışı azımsanamaz. 30 aydan kısa bir süredir
sistemde olanların (2017’den itibaren sisteme girenlerin) %25’ten bile fazla bir reel servet artışı yaşamaları sevindirici gözüküyor.
Yalnız BES’te bu getiri ve servete ulaşmak için önce sabır (en az 10 yıl,
ortalama 25 yıl) gerekiyor. Dolayısıyla değil bir, 5-10 yıllık performanslar
bile belirleyici olmayabiliyor. Nasıl ki 2013 yılında sisteme girenlerin
servetlerini %21’in üstlerine taşıma olasılıkları varsa 2017 girişliler için de
düşme ihtimali vardır. Servet gelişiminin seyri emekliliğe yaklaşırken belli
olmaya başlıyor.
Önceki yazımda belirtmiştim, fonlar enflasyon oranında
getiri sağladıkları müddetçe, devlet katkı fonları hiç getiri sağlamasalar bile mutlaka
reel bir servet artışı oluyor. Örneğin %10’luk sabit bir enflasyon
varsayımıyla, devlet katkıları faiz kazanmasa bile 25 yılın sonunda %15’lik bir
servet artışı (devlet sübvansiyonuna)
sahip olunuyor.
BES için diğer gerekçeler
BES’in getiri ve devlet katkısı dışındaki faydalarını anlatmak için giriş cümlelerimizi şöyle
sıralayabiliriz:
“Bu parayla düzgün fiyat bulamazsın”: Türkiye’de ortalama
100 TL olan aylık katkı ile herhangi bir yatırım aracında doğru dürüst bir
fiyat almak neredeyse imkansızdır. 100 TL’lik bir yatırım size herhangi bir
yatırım aracında günün en yüksek alış-satış fiyat farkının ne olduğunu öğretir!
“Zorlama olmazsa biriktiremezsin”: Yıllar boyu ayda 100
TL biriktirecek disiplini olan insan var mıdır merak ediyorum. Bu 25 yıl durmadan rejim yapacağım demek gibidir. Bir alternatif
her ay bankaya otomatik talimat verilebilir, o zamanda para hep mevduatta
tutulmuş olunur. Acaba o tutarlarda mevduat ne kadar reel getiri sağlayacak bu
soruyu sormayacaksak sorun azalır.
“Kendin daha iyi mi yatırım
kararları veriyorsun?” : Diyelim ki hem çelik disiplinimiz ve iyi fiyatlara
erişimimiz var, acaba yatırım kararlarımız da o kadar isabetli mi? Bırakın
piyasa profesyonellerini, enflasyonu yenecek bir performansı kaç kere ne kadar
süreyle sağladık? Bunu yıllarca sağlayacağımızı bize aşılayan özgüvene ne zaman
eriştik? En son Attila Köksal’ın paylaştığı, JP Morgan’a ait, araştırmada (https://twitter.com/AttilaKoksal/status/1176462853538275328?s=20) ortalama yatırımcının enflasyona yenik düştüğü bilgisini kulak arkasına atmamak
gerek.
Mr. Spock nerede?
BES, para
biriktirmeniz karşılığında devletin belirli bir süre sonra (ortalama 25 yıl) size ek para vereceği taahhüdüdür (koyduğunuz
paranın %25’i).
BES'te taahhüt değil, gerçekten hesabına para yatırılıyor diyen itirazları duyar gibi oluyorum. Ancak bu parayı hak etmek için şartları yerine getirmeniz lazım, yoksa para devlete geri gidiyor. Dolayısıyla bu bir taahhüt oluyor, bu dönem boyunca devlet parasını portföy yöneticisine yönettirmiş oluyor.
Bence cevap bu cümlede bulunan her 2 unsurda -Devlet taahhüdü ve belirli süre – birden bulunmaktadır.
Bence cevap bu cümlede bulunan her 2 unsurda -Devlet taahhüdü ve belirli süre – birden bulunmaktadır.
Toplumsal Hafıza: halkımızın sık sık düşen tasarruf
hevesinden hoşnut olmayan devletimiz yaklaşık 30 yılda bir tasarruf kampanyası
düzenlemektedir. 60’lı yıllarda tasarruf bonoları, 90’lı yıllarda zorunlu tasarruf,
konut edindirme ve nihayet yeni yüzyılın 20’lı yıllarında BES. İlk iki deneyde
devletine güvenmek zorunda kalan halkın BES‘e sıcak bakmamasının sebebini
toplumsal hafıza olarak nitelendirebiliriz. İlk başlarda tamamen isteğe bağlı
olan BES zamanla OKS ile girilmesi zorunlu, çıkılması serbest oldu. İleride
çıkış şartlarının zorlaştırılması veya dolambaçlı hale getirilmesi, müdahale edilmesi söz konusu
oldukça insanların hafızaları daha baskın rol oynamaya başlıyor.
Süre: En az 10 yıl sistemde kalma, 55 yaş derken 30 yaşındaki bir çalışanın 25 yıl sabır etmesi lazım. Bu süre çoğu insanın hayal edemeyeceği kadar uzun. Finansta sürenin uzunluğu riski artıran bir unsurdur. Yüksek enflasyon finansal varlıkların getirilerini, bazı durumlarda olumlu etkilese bile, riski artırdığında uzun vadede değerlerini olumsuz etkiler. Friedman'ın "Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olaydır" sözünün doğal sonucu da "Enflasyon her zaman ve her yerde devletin işidir". Türkiye'nin enflasyon ile mücadele azim ve yeteneği de ancak bir Arjantinliyi etkileyebilir. İnsanların bu sürede bir (kaç) enflasyon kazasına uğrama olasılığını da göz ardı ettiklerini sanmıyorum.
Risk Primi
Aslında bu rasyonel gözükmeyen davranışların finansal dilde mantıklı açıklamasını risk primi olarak nitelendirmek gerek. BES’ten ayrılan
insanların risk primi beklentileri daha yüksek diyebiliriz. Daha önce dikkatsizlik
ve sürücü hatasından defalarca kaza yapmış bir şirket, size çok iyi bir teklif
sundu diye hayatınızın en uzun yolcuğuna çıkmak üzere hemen aracına atlar
mısınız? Sanırım bu sefer devlet vatandaşından süre istemek durumunda, finansal
ifadesiyle daha fazla katılım için risk primini düşürmek zorunda (süre/tutar ve
güvenilirlik).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder